ÖZTÜRKÇECİLİK
Bazı Türkçülere
göre, Öztürkçecilik isimli akım Türk dilini kurtaracaktır. Bu düşüncenin yanlış
olduğu kanısındayım. Dilde zaten oturmuş olan kelimeleri değiştirerek hiçbir
şey kazanamayız. Ancak mümkün olduğunca bu kelimelerin Türkçe hallerini kullanmaya
çalışabiliriz. Örneğin “kelime” artık Türkçeleşmiştir. Bunu dilden çıkararak
sadece dilimizdeki zenginliği yok ederiz. Ancak “sözcük” kelimesini kullanmamız
daha uygun düşer. Büyük devlet olmanın şartlarından biri de zengin ve güçlü bir
dile sahip olmaktır. Dilimize sonradan giren kelimeleri mümkün olduğunca kullanmamalıyız
ancak zaten dilde oturmuş olan kelimeleri değiştirisek dilimize zarar vermiş
oluruz.
Karantina süresince
dilimiz “peak” isimli bir kelime yerleşti. Ulusal kanallarda bile “Salgın peak
yaptı” şeklinde cümleler duyuyoruz. İşte bu yanlış bir kullanımdır. Çünkü bu
kelime dile sonradan yerleşmiştir. Buna müdahale edebilir ve kullanımını
kısıtlayabiliriz. Türk dilini güzel kullanmak her Türk ferdinin asli
görevlerinden biridir. Günlük konuşmalarımızda mümkün olduğunca İstanbul
Türkçesini kullanmalıyız. Eğer dilimiz yozlaşırsa gelecek nesillere
aktarabileceğimiz sözlü bir tarih yok olur. Nihal Atsız bu konu hakkında
şunları söylüyor:
"Büyük devlet olmanın şartlarından biri de zengin
ve kudretli bir dile sahip olmaktır. Milli ihmaller dolayısıyla gelişmemiş olan
kökü kuvvetli dilimizi, büyük bir bilim ve sanat dili haline getirmek ihmal
olunamayacak bir davamızdır. Ne melezleştirilmiş eski dil, ne de Öztürkçe
denilen uydurma dil, büyük bilim ve edebiyat dili olamaz. Terimleri Türk
köklerinden üretme , konuşma dilinde Türkçeyi veya Türkçeleşmişi seçme esasında
olan “Arınmış Türkçe” ye taraftarız. İnsanın yüreği ne ise, milletin dili de o
olur. Bu değerli varlık, gerçek değerlerden meydana gelecek bir akademi ve
milli şuura malik uzamanlar ve sanatçılar eli ile korunmalıdır."
Hüseyin Nihal Atsız
Orkun, 1.sayı, Şubat 1962
Ruh Adam
28/05/2020
0 Yorumlar